GÜNÜN RENGİ KARANLIĞA ÇALINCA (*)
Günün rengi karanlığa çalınca
Uzak elden yolcum geldi sarıldık Görevliler gelip haber verince Bir muhabbet masasına kurulduk.. Uzaktan görünce elin salladı Efkarlandı, boynun büktü ağladı Böyle buluşmalar yürek dağladı Bir bulandık, sonrasında durulduk.. Bundan kırk beş sene önceye gittik Sosyalist üzeni hep hayal ettik Bir dehliz içinde aybolduk, yittik Yol uzundu, zaman kısa yorulduk.. Küçücük bedende koca yürekler Bir türlü tutmadı onca dilekler Çakal sürüsünü sürdü namertler Cumhur ile sanki biz de vurulduk.. Biz susunca gözlerimiz konuştu Göz yaşımız bir birine karıştı Can Hasan sevginin derdine düştü Turna olduk gök yüzüne savrulduk.. Hasan Erkılıç Ankara, (*) Dışarıda havanın karardığı kaldığım odamdan bile belli oluyordu, elektriği yakıp odamda TV seyrederken görevli geldi, ziyaretçim olduğunu söyledi. Dış kapıya yöneldim, demir kapının arkasında, korona ya karşı tedbir amaçlı yüzünde maskesiyle ben yaşlarda birini gördüm, önce tanıyamadım karanlıkta,maskesini çıkarmasını söyledim, maskesini çıkardı. Yüzünü maskesiz haliyle görünce ziyaretime gelenin 45 yıllık dostum, Ankara Seyran Halk Evi’nden devrimci mücadele arkadaşım, yurt dışında üniversite de öğretim görevlisi Erol Samburkan olduğunu anladım. Hasretle bir birimize sarılmak için yürürken gözlerimiz doldu, göz pınarından akıp gelen yaşlara bir an engel olamadık. Bu duygu içerisinde yukarıdaki şiiri kaleme aldım. |
Esenkalın