ACIYI İNCİTME....
Bir kentin hızlanmasıyla başladı her şey…
En başta ne istedim tam bilmiyorum Ama öyle açık..,öyle duruydu ki gördüğüm Nereye baksam en çok sana inanıyordum.., kutsal ve sonsuz bir ayna oluyordu gökyüzüm!.. oysa sen yokken tek bir kalbim vardı benim.., gözlerim bana aitti nereye gitsem.. hayatın o dinmeyen ağrısıyla hatırlardım kendimi ve o ağrıyı incitmemek için hep susardım sanki… sev diyordun.., seni somsuza kadar seveceğimi bildiğin için son kapını da benim kapatmamı istiyordun.. yüz yıllık duvarlarının ardından izliyordun beni konuşmamı , hata yapmamı istiyordun birazda… gülüyordun.., bense ağzının kenarındaki o güzel çukura bakıyordum; o çukurda saklıydı gibiydi özleyip de yaşayamadıkların.., o çukurda saklıydı sanki bütün masumiyetin,acıların… ağzının kenarına dokunmakla seni özlemek aynı şeydi o hızlanan şehirde sanki… çıplak bir hazla yürüdüm ağzının kenarına kendi kalbimin üstüne yürür gibi!.. ve yine ilk orda hatırlıyorum seni içimde henüz senli hüzünler yokken.. biliyor musun en çok sende sevdim kendimi, o parçalanmış ve sana çok benzeyen benliğimi ilk sende gördüm.., koşulsuz sevdim!.. affet bu yüzden benliğimi..,affet bu yüzden kendini!.. seni yanıma almadan gidebileceğim hiçbir yer yok anladım en fazla kalbime çarpıyorum ağzının kenarındaki o çukura düştükçe… bu yüzden de kendimle amansız kavgalıyım!.. öyle az şey yaşamışım ki kalbim adına.., elimde kalan bir hiçmiş dost hikayelerinin hanesinde! Dünya nereye giderse gitsin..,artık bir sen kalıyorsun geriye.. Bir tek sen kalıyorsun İçimdeki iyilik yüzünden utandırmayan kalbimi… Sakladığım ağrıyı incitmemek için konuşuyorum şimdi; Sevgiliysen gel tanı beni, Sen diye yalvarıyorum kendi na’rıma Sen diye sitem ediyorum Koynunda gizli kıskançlıklar taşıyan sevdamıza... Affet bu küçük insanlığımı Bazen göremiyorum..,affet… Aslında parçalanmış ve sana çok benzeyen düşlerimdi kanayıp kanayıp duran.. Seni hayatının akşamına çağırdım, Seni kendine çağırdım..., Ama seni sevdiğim kadar sevmiyorum bu hayatı inan! n’olur bir tek buna inan.... |
dizeleri çıkmıştı çok sevdiğim bir yüreğin ağzından..,neden mutluyken şiir yazamıyoruz diye sorduğumda...
acıdan beslenen şiirleri daha çok seviyoruz belkide bu yüzden ki ayrılık olunca daha çok uzanıyor ellerimiz kaleme..en azından acıdan beslenen kalemler için bu böyle...