YEŞİL GİYİNİN
YEŞİL GİYİNİN
Farkındalık mutlu eder insanı. Sadece bu. Dünyevi kazançlar değil. Sana iyi ya da kötü ne yaparlarsa yapsınlar onlara en güzel yanıtları ver. Böylece sana sonsuza dek borçlu kalırlar. Önünde diz çökmeye mecbur kalırlar. Allah böyle adil bir Allah. İnsanın bioenerjisi Tanrısal bir ritimle işler. Sen enerjini temizlemek için, sağlam sağlıklı tutmak için bir mücadele vereceksin. Tanrı’sın, onun parçacığı, böylece ritmini sürdürülebilir hale sokacaksın. Bazıları; “her şey Allah’ı zikreder” der, bunu sezenler sezer. Bunu fark eden çok büyük yol almıştır ruhsal olarak. Hayatımızın merkezi ruhsallığımızdır. Hayatımızı beynimiz yönetir. Alın çakranıza iyi bakın. Onu iyi temizleyin, güzel şeylere değdirin gözlerinizi, göğe, açan çiçeklere, atlara, gökteki yıldızlara, sis içinde eriyen camım, sis içinde parlak portakal kız, siz içindeki Samsun’un Atakum ilçesi, annemin namaza kalkışı, sabah ezanının okunuşu, dün sabah karanlığında öten kuş. Hayatımızı en güzel noktalara kalbimiz getirir. Kalp çakranıza iyi bakınız. Yeşil giyinin. Bağrınıza iyi bakınız. Ne kadar üzülürüm ne kadar üzülürüm kimse bilmez, kimseye söylemem. Bu büyütülecek bir şey değil ki. Çok abartıya gerek yok çektiklerimizi. Yarın şıp diye öleceksek. Hiç kafaya takmamak lazım hayatı. Dün bir yazı okudum, beyin fazla protein üretiyormuş, bu da (demans) bunamaya sebep oluyormuş, aşı geliştirmişler, beynin fazla protein üretmesi çöp biriktirmesi demekmiş. Anladım, beynimiz çöp biriktirir, kalbimiz çöp biriktirir. Kafanızı boşaltın. Kalbinizi boşaltın. Bütün gücümle yaptığım tek şey her gün kendimi yeniden dizayn etmek. Dün değil önceki gün yemekte kuru soğan yedim, beynimin ve ön lob aniden acı ağrı sinyali verdi, kuru soğan beynimi kurtaracak, düzeltecek. Haberler, diziler, filmler, siyasetçiler, kitaplar beyin yok eden unsurlar barındır. Alın çakranı zehirler bunlar. Aklını fikrini inancını mücadeleni didik didik eder, yok ederler. Bu ne kadar pislik ve adi bir dünyaymış. Ne kadar sertse ben de o kadar yumuşağım. Bir kutsal kelebeğin anı defterinden geliyormuş gibi bütün yaşadıklarım. Yogi Kazım Gürbüz bilinç altını programlamaktan söz eder. Çalışırsanız eğer yıllar içinde aşama aşama yüksek bilince çıkarsınız, çalışan çıkar. Bambaşka bir aleme çıkarsınız şaşarsınız. Kazanmak ya da kaybetmek değil; farkında olmak mutlu, huzurlu eder insanı. Çünkü farkındasın. Aniden gelir araba üstüne, ezilirsin. Ölüsün. Bitti bu dünyadaki için ve işin. Bu netlik ve bakış açısına sarılın. Bu gerçeklikte kalınız. Ey yolcu, dünya kimseye kalmıyor. Geçen gün bizim mahalledeki metruk eve baktım, bir zamanlar o evde çok sevdiğim karı koca yaşardı, öldüler gittiler, hayret, malı mülkü öteki dünyaya götürecek gibi yaşıyor bazıları, anlayamıyorum o yaşama hırsı, sahiplenmeyi. İnsanda sihirli bir kılıç vardır, bu ruhsal yönüdür, kalbidir. Şartlar ne olursa olsun bu zor köprüden geçmek içindeki saflığa, iyiliğe sımsıkı tutunmakla olur. Şunu idrak ettim; ormanlar, tabiat çok kaliteli bir şifa enerjisi yayıyor, yüksek frekanslı akıl almaz bir enerji. Bu yüzden ağaçlara aşığım, kaçıp gitmek istediğim yer dağlar… Ağaçlar birbiriyle sohbet eder, çiçekler otlar…Pelit, meşe ağacı…Sedir… Batılıların yazdığı yüksek bilinç klavuzu gibi kitaplar bir b.ka yaramadı, hayatımı geliştirmedi, bilesiniz. Şartlar ne olursa olsun bu zor köprüden geçmek içindeki saflığa, iyiliğe sımsıkı tutunmakla olur. Beni geliştiren tek kitap Kuran’dır. Ruhsal bütün yeteneklerimi ona borçluyum. 08:03 17 kasım 2021 çarşamba İsa Kantarcı |