SONBAHARBir çocuğun ağlaması duyulur uzaklardan Kış beyazı ayazında rüzgarlar Buz tutan o elleri Morarmıştı dilleri Kurumuş dökülmüş al yanağındaki gülleri... Eprimiş altın sarısı yapraklar Kaldırımlarına tutunurken ıslak ıslak Bir mendil sallıyorum yine sana ta uzaklardan Belki görür de silersin gözlerini diye Ay ışığında süzülerek düşen yapraklar Uzağında bir kadın üşümesi hayalen Yazılmadı bir kitapta bile adı Onun değerli sözleri garibim Kuğu parklarının gizemine gömülürken mehtap Sarardı soldu yine özlem dolu gönülleri Düşleri iner serin sulara Bir elveda öpücüğü kondururken mehtap Çok heyecan vericiydi Mevsimin son perdesine iniyor gecem... Bir sonbahar yangını gönlümüz O sert rüzgarını bekler Mışıl mışıl uykusundayken deniz Ninniler söylenirdi uzaklarda Kendinden bebekler Yalnızlığına savrulmuş bir garip kuş gibi akşamlar... Duygu seline tutsak koyların Sessiz bakışları arasında Şarkılara meze oluyordu yaşam Uğruna aşk dolu yazılan şiirler vardı Güneşin sıcak bakışları ardında Duygularda yanık kokusu dağılır Sessizce uyurken tabiat Bir tık daha yoktur Habersiz bir öpüş salınır ağaçların ardında Varlığından habersizdir sevdalar Yollara düşer akıl taşları sebepsiz Yine hayalin geçer gözlerimin önünden Yalnız ve de çaresiz Sevginin arması düşer sulara... Denizim dingin Altın sarısı yapraklar Atlar usulca koşarken uysal ılık sularda Kıyılarda eksik duygular birikimi Bir sonbahar mevsimi... Behçet Bük Eskişehir 1.11.2021 |