CİHAN FATİHİ
Yürüttü gemileri karadan,
Ordusuna yardım etti yüce yaradan. Hasretle kavuşmayı bekliyordu koca şehir, Gönüllerden akıyordu coşkun bir nehir. Yevm Mayısın 29’unu gösterdiğinde, Ayasofya’nın üstüne bir güneş doğdu, Küfrün kokuşmuş nefesini nuruyla boğdu. Nail oldu fetih, o kutlu Hadisi Şerifle, Çelik surlar yerle yeksan oldu koca herifle. Bin yıllık Bizans ayaklar altına serildi, Şehrin anahtarları Sultan Fatih’e verildi. Semalara yükseldiğinde ezanı Muhammedi, Bütün ecnebi hak ve adalet geldi dedi. Uyanmıştı uykusundan bin yıldır uyuyan, İslam’a koşmuştu, Tekbir sesini duyan. Nice ordular şehri almak için geldi, Çelik surda sadece birkaç delik deldi. Fatih’e: “Gel sen de geri dön.” Dediler, İnsanların kalbine korku verdiler. Sultan Fatih şehre bakıp dedi ki: “Ey Konstantiniyye! Ya sen beni alırsın, ya da ben seni, Boynunu uçururum ümitsizliğe düşeni. Surlara güvendiler yıkamazsın dediler, Şahi topunu oracıkta unutuverdiler. Cihan Fatih’i sözünün eriydi, kutlu ordusuyla şehri aldı, Ayasofya Cami Kebir’de engin bir tefekküre daldı. Şehri kanatlarının altına aldığında şöyle nida etti: “Ben! Sadece şehri değil, gönülleri de fethetmeye geldim, Müslim, Gayri Müslim’in haklarını korumaya geldim.” Konstantinopolis, bir Konstantin’le doğdu, diğeriyle battı, Küfrün zulüm ve yayılmacı hayalleri sonsuza dek yattı. Fatih, tarihini şerefiyle yazdı, şehri bize emanet etti. Bir çağı açıp diğerini kapayarak huzur içinde gitti… 13.04.2021 Yozgat |
Yüreğinize sağlık şairim.
Selam ve sevgiler....