Bin yıl hüküm giymiş çakıl taşları..
"az değil tam 11 yıl üç ay yirmi bir gün..."
Gittin ya; senden sonra bir daha hiç oralarda duramadım. hasretine dayanamayıp el ele tutuştuğumuz, gezdiğimiz tüm diyarları terk ettim.. seni bir kez daha görebilmek adına; yalın ayak bütün illeri gezdim. içerisinde kimin olduğunu bilmediğim türbelere sığındım. adaklar adadım. kapısı kalbim kadar kırık bütün camilerde namaz kılıp hıçkırıklarla dua ettim. kiliselerde kutsandım ayinlerde seni dilendim. bütün dinlerde bütün dillerle seni aradım... sevdiğine kavuştursun diyen tüm dilencilere cebimdeki son kuruşa kadar verdim. yemeyi unuttum, içmeyi bıraktım. ölümü vuslat bildiğim bu yolda varlığımı yokluğuna adadım.. aşkın; la mekan, la zaman sırlarına erdim. bütün mevsimlere bütün günlere, bütün saatlere, saniyelere bir bir bakıp izini sürdüm.. her bahar papatyalarda, nergizlerde kokunu aradım. tek tek öptüm seni anımsatan çiçekleri. göğsüne sürmeyi severdin diye dere kenarlarından nane kopardım. gölgemden korkup kaçan tüm kurbağalara selam verdim. yeşil çimlere uzanıp hayaline sarıldım. çeşit çeşit kuş türküleri dinledim. bazılarını ikimizin yerine koyup sevişmelerinin seyrine daldım. yaşam ve ölümden bihaber yıllarca oracıkta bekledim.. sonra.. sonra; mevsimler döndü yazın sıcağı, kışın soğuğu vurdu. sen gelmedin diye ümit penceremin önünden kayboldu. hüzün yelleri esti sen kokan çiçekler kurudu. toprağı müjdeleyen yağmurlar durdu. kuşlar göçtü, kelebekler öldü, karıncalar yuvasına döndü... Bir ben kaldım; bir deri bir kemik aynı yerde hasretle seni bekleyen, bir de yokluğuna bin yıl hüküm giymiş çakıl taşları.... Sevişme: birbirlerine sevgi gösterme |