Üç koca gün ve geceŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir öyküye evrilirken...
Üç koca gün ve gece sadece bir bilmece... Hayır, bilinmesin ! Hiç bilinmesin istedim öylece - Ama kim bilinmek istemezdi ki ? Tanrının alametinden, bir kıvılcım değil miydi bu düşünce ? Bilinmek istemeseydi, hiç yaratır mıydı ? Onca varlık ile yokluğu; onca canlı ile cansızı ? Bilinmek istemiş olmalıydı, Bunu içimden geçirmiştim sessizce. İşte ben üç gün üç gece, bir bilinmeze gömüldüğüm bu yerde; dip köşe arıyorum şimdi bir bilinmezi; nerede dökülmüştü kahven ? Hangi eşikte tutulmuştu boynun ve daha ne kadar uzayabilirdi bakışların? Onu hangi kapıya işaretlemiştik? Arıyorum... Üç koca gün ve gece S(y)N |
Üç yüz yıl görmüştüm köre dönmeden
Şimdi vakti geçmiş ibadet gibi
Üç bin yıl geçirdim yare dönmeden/ Dünyevi
Kendine zulmeden içmiş ayılmaz
Kuşu kurda veren adam sayılmaz
Göz görürse dilden inkar duyulmaz
Tanrıya ulaştım vara dönmeden / black
Kahveyi içmeden sarhoş ayılmaz
Virdini çekmeden derviş olunmaz
Derdini sevmeyen maşuk bulunmaz
İlahi Aşk gördüm geri dönmeden / Sahir
Asla eremeden insani bağa
Zulmün iğnesini batırdın dağa
Gözyaşı savurup sola ve sağa
Ummana katıştım kire dönmeden / Dünyevi
Aklı kara olan beyazı bilmez
Dilin zehirliyse tatlı söz gelmez
Şeytanın bol ise o yüzün gülmez
Kendine gelesin zora dönmeden/ black
Kalbi kara olan iyilik bilmez
Gönlü yara olanda uyku görmez
ilhamın bol ise sözün tükenmez
Derdini sevesin kora dönmeden / Sahir
Kendimi hatmettim devrin dilinde
Kalmamış kimsenin bir şey elinde
Zihnine su verdim çölün yelinde
Ruhu tutuşturdum tere dönmeden / Dünyevi
Devrin ahlakını almıyor akıl
İki kutsal suyla parlar mı çakıl
Vicdanın yok ise şeytana takıl
Yorganı kurtarsak pire dönmeden/ black
Cevrine hapsettin ömrüm elinde
Çeyiz nakşet sözümü üzerinde
İnsafın var ise gülüm yüzünde
Gülümse yüze yere düşürmeden / Sahir
Hayat toz pembedir düşmeden dara
Şans gülecek diye beklenir sıra
Amcası da hünkar olsa Mısır’a
Köşeyi dönemez kürre dönmeden / Neneh
Düşünce kaldıran olsun ararız
Düşer kalkar sağa sola sararız
Karanlık uzayı durmaz yorarız
Tanrı bizi görmez nura dönmeden / Dünyevi
Bilince uyandıran kul sorarız
Arar durur sağa sola bakarız
Maşukun kalbine sormaz kaçarız
Gönül gözün açmaz Tur'a dönmeden / Sahir
Ya tekeri patlar ya da unutur
Huyunu bilemem suyu kurutur:)
Yokluğunda kendisini aratır
Enel Hak diyemez dâra dönmeden / Dünyevi
Ya şekeri çıkar ya da tozutur :)
sabrını bilemem suyu durultur
varlığında ol derdimi azaltır
Ya hak diyemez ol Azra dönmeden / Sahir
Çeke çeke bitmez derdi insanın
Diye diye gelmez gönle lisanın
Koca Tanrı'm ben sen biz siz meydanın
Düze çıkar sanma geri dönmeden / Dünyevi
Çize çize dolmaz günü mahpusun
Çeke çeke bitmez zikri dervişin
Yüce Allah'ın lütfuna mazharın
Kışa kalır sanma yare dönmeden / Sahir
Dünyeviyim yok ruhumun motoru
Zihnimin çalışmaz pek antikoru
Kendime verdim ben deli raporu
Gönlüm yakar beni kora dönmeden / Dünyevi
Sahir'im çoktur namemin kusuru
Neva'm gönlümde onulmaz bir dilru
Hikmete yordum ben Aşkta gururu
Canım çıksın sare geri dönmeden / Sahir
Lügat:
Yare: Arkadaş , dost, sevgili
Vird: Zikir, tesbih, dua
Cevri: Eziyet, cefa
Mazhar: Bir iyiliğe erişmiş, güzelliğe kavuşmuş kimse
Tur ( Dağ) : Hz. Musa'nın Allah ile konuştuğu ve On Emir'i aldığı yer olarak da bilinen Sina Dağı diğer tanınan adı ile Tur Dağı
Azra: Medine şehrinin diğer adı, bakire kadın, Hz. Meryem ve fethedilmemiş toprak anlamlarına gelir.
Name: mektup, yazılı söz
Sare: saf, temiz
Dilru: gönül çalan, gönül alan