bir dal gül
kapısız bacasız yerde mi yaşıyoruz nedir
al gülüm ver gülüm dal gülüm...... sıralı türkülerin arasındayım bağdaş kurmuş oturuyorum bir çocuk çıplak ayaklı arsız,sırıtık üstü başı yırtık,kendi de yırtık birileri bu şehri lanetlemiş olacak.. dilenciye de bir kuruş bırakmıyorum artık pişkin çamurlar üzerime sıçrıyorsa da ruhuma laf yok bir o var zaten bende kalan bir onu korudum şeytana satmadan gerisi al gülüm,vergülüm dal gülüm.... yine geldi gecenin tokalaşma vakti, hüznümün soluk çiçekleri suyu görmüş gibi açıverdi öksürük nöbetlerim al gülüm,vergülüm dal gülüm karaköy vapurunun bacasından tütüyorum martılara simit atıp çığlıklarının pozlarını çekiyorum yüreğimin objektifinden kanat sesleri hıçkırıyor bedenim çok yemiş çok içmişim geniş kapılardan geçememişim. al gülüm ver gülüm dal gülüm dal gülüm dal ki şu denizin dibine cehennemin dibine dalarmış gibi, sonu gelmez sevdalarla körüklenen yüreğim ateşlere köz olup meydan okusun..... hicranla aşka rakseden rakkaselerin iç gıcıklayıcı çıplak ayaklarında bedenim benliğim arsız,sırıtık üstü başı yırtık,kendi de yırtık ruhuma laf yok bir o var zaten gerisi al gülüm ver gülüm dal gülüm deniz güneş |
Yapı kapı baca burda yol gülüm
Bedenime sadık bekçi ruhumdur
Şiir hece hece burda bal gülüm.
yüreğinize sağlık.