VEBAL.....
VEBAL....
Küçük bir çocuk, sokağın ucunda ağlıyor. Sanırım, oyun oynarken düşmüş. Öylece seyrediyorum. Gözlerim bir anda cebelleşiyor. Git gellerimle. Kaldırıp gözyaşlarını silmekmi? ...yada. Kalkmasını bekleyip kendi gözyaşlarını silmesini beklemekmi? Hayat ne tuhaf. İkilem attığımız ilk adımlarda saklı. Sanırım. Ben çocukluğumda..... Yürüyorum ve gidiyorum. Biliyorumki, birazdan ağlama bitecek. Gözyaşları silinmesede, zaman. Geriye dönük gülümselerimize , hatıra dediğimiz örtü olacak. Peki ben pişmanmıyım? Düşeni kaldırmak yokmuydu? Neyse. Sanırım pişmanlığım çocukken yere düştüğümde yediğim ilk tokatta yok oldu . Şimdi. Gözyaşlarımın hükmünü yitirdiğim zamanlardayım. Yinede. Biliyorum. Ölüm merhametin kutsamadığı tek gerçek. Neyse. Zaten her gözyaşı ıslak değil. Hayalleri küçük olanların, acıları az olurmuş. Susuyorum. Susuyorum Baba. Sayende susuyorum. Susuyorum Anne. İsminizin geçtiği her yerde susuyorum. Acılar tenime yapıştı. Hani bahar vardı? Nerde güller, nerede papatyalar. Aşklar nerede? Neyse. Kendim düştüm. Kendim kalktım. Gözyaşlarım uyandığımda yüzümü yıkamam içindi. Tek bildiğim bana borcunuz var. Bu gün olursa cennet. Yarın olursa cehennem. Gerisine ben karışmam, ... borç. Küçük bir çocuğun gözyaşlarında saklı. Vebal ise, Tüm insanlığın merhametinde..... 21.07.2021 Gürkan Baykal |
Tebrikler...