Âh Mine'l-Aşk… AşıkYeter sabah olsun, dinsin bu meşum fırtına Eğildim, secdegâh ettim lakin kırılmadım sana. Feriştahlar mı mekan kurdu yoksa sen misin? Cismi sen dediler amma ruhu sen değilsin. Bir, iki, üç, dört... Kaç gün oldu matem var. Bozuk bir plak gibi hep aynı şarkı çalar. Sen gideli ey yâr, doğmadı güneş zindanlara, Karanlık çöktü üstüme, gecelerse kapkara. Şimdi eller mi sürünür oldu gül yağlarını? Feryat etsin bülbül, hazan vurdu bağlarını. Bizim mor sümbüllü bağa dadandı bülbül. "Gül" dedi, bir yanda cennet kazandı bülbül. Sordum " N’ola halin, neden feryadın âsumânda?" Sustu çaresiz, pervane gibi yandı bülbül. O ki soyluların en soylusu, aşkın şehidi, Gülsün diye sevgili, kana boyandı bülbül. Bu bahçede laleler, menekşeler, nergizler, Hiçbirine değil amma güle inandı bülbül. Gül solunca kızıl kor, alev alev tutuştu. Gülden sonra kendi içine kapandı bülbül. Dedi "Hilaloğlu sen de yandın inkar etme sakın" O an büyüdü ki gözümde koca hakandı bülbül. Aşık olana yar yeter, neylesin huri, melek Kanatlanır semaya aşk ile tuzaklar kursun felek Şüphe yok, "Yâr!" denince akan sular durulur Gönlüne varmak için kıldan köprü kurulur. Sırat misali aşığın yolunda canan gözleri Baldan tatlı olurmuş Kevser suyu sözleri Dindir içimdeki sızıyı kalmadı hiçbir şeyim Bilmem artık insan mı, yoksa ben neyim? Bir ömür böyle aradım aşkı beyhude yere Od yaktı sineme medet Allahım gönüllere. 27.09.2007--Şanlıurfa//Ovacık Köyü |