ŞİRAZE-(-108-)
Şimdiler de
Bir özlem patlaması var İçim de, Şiraze Ne mutlu günlerden kalan Resimlerin Ne mektupların Ne de şiirlerin mutlu etmiyor Artık beni Eskisi gibi Nereye baksam O kara gözlerin, dikiliyor karşıma Gülümsüyorken O görkemli hayalin Bir buruk mutluluktur Yaşadığım Oysa Sesini duysam Kendimden geçerdim Doyamazdım Göz bebeklerinin gülüşün de Altını oyarken zaman Ömrümün Tükeniyorum, yavaş yavaş Sen diye De hele sen bana, şehr-i İstanbul Nasıl unuturum, anılarım var Ne yap, ne et haydi, onu ara bul Senden kalan bir iz, tanılarım var Biliyorum Bu yılda gelmeyeceksin Sen bu şehire Bak dilek ağacım Duayla dolu Yitirdim yine ben duygularımı Ne salacak sahilinde huzur var Ne kız kulesi Nede Çamlıca tepesinin Görselliği Mutlandırıyor beni Siren seslerine karışırken Martı çığlıkları Benim isyanıma eşlik ediyor Artık ne halice bakıyorum yüksekten Ne de Nedimin şiirlerine konu olan İstanbul yokuşlarından tırmanıyorum Sen Nigar’ım Sen efkarım Sen diyarım sın, bulamadığım Yeniden doğur beni Gülüşlerinde Beste nigar ile, hoş çargah vardı Ferah nüma ile, gamz eda yordu Hüzzam da güftekâr sevdamı sordu Güfteler, besteler, tınılarım var Bak Gam kasavet sardı Yine ruhumu Ne yapsam bulamam Güzel ahumu Akşam yelleriyle Çıkarken tura Şiraze derim ben, hep dura dura Özlemin sardı yar Beni bu sıra Ne yakut kanatlı Zümrüt-ü anka kuşlarının masalları Ne de Kavuşamayan destansı sevda anlatımları Neye yarar ki Sen olmayınca Koca şehir ıssız Ben ise yalnız Duygular esnek, vede değişken İnan Yokluğunda boğuluyorum Mechule doğru ben yol alıyorum Dert katar katardı, oldu bir harman Yaralı gönlüme, olmadın derman Lüzumsuz bilemem, ne yazar ferman Gönlüme nakş olan, çinilerim var Özlem çiçek açtı Daha ne deyim Azat et, kalbimi, çekip gideyim Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ |