Silüet
alabora gecelerde
hecelerin sensizliğinde dağıtıyorum senden kalanları yoksun bu yokluğunda artık yoksun rüzgarın dokunaklı şarkılarında şavksız gölgene dokundukça isyankar oldum seninle öldüm küflendim gözlerinin rutubetinde alacaya çalan yosunların bağrında biz suçluyuz biz kirlendik el ele dünyanın kiri pası yüklendi yüreğimize yılan cennet bahçelerinde dualar okurken mazinin buğusunda zihinler yok olurken belki hiç var olmadık bu hikayelerde savrulduk turnaların günahkar göçünde neden sevemedik tufanları nuh gibiyken gel gör halimi gel duy nostaljik türküleri gel gör beyaz güvercinlerin kanatlarını nasıl kırdığımı zeytin dallarını yakarken belki de çarmıhlara gerildik yaşarken kim bilir belki sensiz sessizlik ölüm gibi huzurlu belki sadece gözlerinde gökyüzünü sevdim uçurumlara savrulurken kırık kanatlarım söyle rosa maria yaşıyormuş gibi mi yaşayalım yoksa ölüler gibi savaşların bağrında mı sevişelim hatırla mabet kıldığım mavimsi ufukları azrail sarılırken nefesime yokluğunda hayalinle yaşamaktansa unutmak gerekmez mi oysa ki militan yalnızlığım da o meşhur eylül gibiyim rosa maria yorgunum gerçekten çok yorgun düşmüşüm kuyulara sorsana ne haldeyim hatırlarım da filizlenen bedeninin soğukluğu babil tanrılarına sunulan insan kurbanları gibiydi gözlerin imtihan olsun yaşadığımız günlere aşk girdapları bizi nefes gibi solurken silüetin ilk çağ musalla taşında soğurken ruhumuz gelsin şölene kurban biz olsun... elveda rosa maria… |