Başka Kapıya HurdacıEvvel zaman içinde Yaz ayının tekerleklerini patlatır İçinde oyunlar oynardık Direksiyonda uyur Temmuzun koynunda örtüsüz yatardık Kara saban ile sürülen Gençliğimizin tarlasında Namlı sevdaların bereketli ekinleri vardı Bir buçuk güneş sarkar üzerine Rüzgarın ıslığı serinletirdi Gökten yere koşardı Uzun bacaklı yağmurlar Vızır vızır gözlüksüz çalışan arılar Sarı başakları kovan zannederdi Karşılık beklemezdi yel beleş eser Değirmen taşını döndürürdü Ezilirdi un olurdu yarin ela gözleri Odunsuz şaha kalkan aşkın ateşinin Etekleri tutuşurdu Bol duygulu küncü atılan Somun ekmeğinden pembemsi sevgi buğulanırdı Kokusu misk-i amber gibi Okşardı burnumu Şimdi Soframda Gevrek gülüşlerinin Kırıntısını elime geçirsem Nazar boncuğu takacağım Kokunun elini tutsam Böğürtlen toplamaya götüreceğim Arıza yapan yaz ayından vazgeçmedim Tekerleklerini tamir etmem ama Arada bir kırılan camlarını değiştirip Gevşeyen haziranın cıvatalarını sıkıyor Onu onarıyorum Hadi hurdacı Başka kapıya Sana diyorum üşüyen hurdacı Başka kapıya |
Bazı imgeler vardır içinde binlerce sözcükleri saklar. okursun ama aklından geçenleri götürdüğü yerleri hayal bile edemezsin
Şiir bütünüyle harikaydı ama yağmura giydirdiginiz elbise ve rengi müthiş
Maşallah. daim olsun kaleminiz .