Toprağın Üstünde Çürümek
Sensizlik,yalnızlığıma kavuştu
Yıllar ihanet ederken yüzüme, tenim buruştu Kadehim boş,gönlüm sarhoştu Bir kadeh şarap söyle! kaç kuruştu Sevdanın karası ayrılığın yarası olur Varlığın cenneti yokluğun cehennemi Beni bıraktığın yer Araf’ın ortası olur Yine de yüreğim alev alev tutuştu Taburemin ayağı kırık Gökyüzü karanlık, Denizin maviliğine susadım Dalga boyu hıçkırık, Yalnız geceye ağladım Seni sevmek ey sevgili,bir adım Ellerini tutmak ise yürümek, koşmak Hiçbiri olmayınca ben hep yavaşladım Gün doğdu, çiçekler açtı dile geldi bak Hasretinle sıladayken, sen gurbet el gibi uzak Yokluğun dikenli yol, yokluğun kapan, tuzak Adımı unuttum, adını sayıklamaya başladım Bir şair için şiir, katıksız ekmek Bahçıvan için çiçek, gelinlik giymiş bir kadın İşçiler için tuğlalar, alın teri, emek Mahkumlar için dört duvar ,gökyüzünden kafese düşmeye benzer Ozanlar için türkü Madımak da tutuşurken İbrahimler Sesiyle! feryadıyla! çıplak ayaklarla, ateş üstünde yürümeye benzer Abdallar için ermek ne suya ne güneşe ne de toprağa Taşlanırken Pir Sultan Abdal, gül atıvermişti ya dostu Taştan değil, atılan gülden incinmeye benzer Sensizlik ise ey sevgili Toprağın üstünde çürümek Bir deri bir kemik, Yüreğime isyan edip, devrim yapmaya benzer… SAİT TOPRAK |
Yüreğine emeğine sağlık
_________________________________Selamlar