YALNIZLIK
Yalnızlık zor,
Yalnız kalmakta. Uzakta olmaksa sevdiklerinden, O bir ızdıraptır. Hayaller kurarsın onlara dair. En sevmediğin huyları gelir aklına ilk önce, Bunu ederdi, şunu yapardı. Sonra, hüzünlü bir tebessüm. Balkonda bir çay sefası, Kardeşin; yine bisküvinin yarısını çayın içine düşürür. Gıcık olduğun halde gülersin. Meğer, ne çok özlemişsindir kardeş kavgasını. Annenin yemekleri güzeldir. Babanın kızması gibi, Liseni, arkadaşlarını, hiç özlemem dediğin bazı öğretmenlerini bile özlemişsindir. Komşu Ayşe teyze bile özlenir, Deli deli. Hatta, Gördüğünde, Her seferinde yüzünü buruşturduğun, Cırtlak renkli sarı bina, Girişteki trafo, Adını kirli koyduğun sokaktaki gri kedi, Kaldırımdaki çam ağacı, Salondaki mum çiçeği, Köydeki kayısı ağacı, İşte aklına gelen her şey! Hasretinden payını alırlar. Arada, Yürürsün, Memleketinin hiç yürümediğin caddelerinde, İki ağaç yeşili ayrı bir güzel, İnsanı da özel gelir sana. Özleyince. Her şeyi bir başka güzeldir. Birden, Bir off çekersin, Karşıdaki dağları yıkmasa da… Zaten! Her şeyi bir gariptir, Bu yeni memleketin, Çöp kovası bile bir tuhaf durur, Tuhaf sokağın ortasında. Ağacı bile, yamuk büyümüştür. Sokaktaki arabanın kaportası bile çöküktür. Dolmuş in-binleri bitmez. Bazen yanlış dolmuşa binersin, Sonrasında, Pişmanlık, sinir ve aptallık ağlamaları. Cezalar verirsin kendine, Yemek yapar, bulaşık yıkarsın, ağlaya ağlaya. Ana yine de, bu garip memlekette, Birileri ve birşeyler, Sana hatırlatır, Birilerini ve birşeyleri, İşte yine tutamaz kendini ve ağlarsın. Bu tuhaf memleketin, Tuhaf bir kuytu köşesinde. Ama, Ağla! Korkma ve ağla, İnan bu incilerin her bir damlası, İnsanı olgunlaştıran sabır taşlarıdır. |