İHANETİN ROMANI ARENADA YAZILDIEndülüs akşamları, kızıl saçların gibi, Arena kumundaki kan, dudakların gibi... Oysa, matador sendin, kılıç senin elinde, Olle, ölüm demekti, arenanın dilinde... Al bir şalla kandırıp çektin beni ölüme, Bir kurşunla vursaydın, yanmazdım öldüğüme... Manikürlü bir kılıç alıyorken canımı, Ben, dudakların sandım yerde kendi kanımı... Ollelerle coşarak o zafer gecesinde, Topuk vurup raks ettin Roman Meyhanesinde. Aşkın sonsuz yaşamdı, sanma ki orda öldüm, Ben, raksında saçına taktığın kırık güldüm. İhanetin romanı arenada yazıldı, Endülüste o akşam, saçlarınca kızıldı... (2008) Ünal Beşkese |
acı verici darbelerle öldüren matodorlara benzetmiş sevgiliyi...
Endülüs akşamlarının efsûnlu güzellikleri, koyu kızıl,
ateş rengi, dalga dalga saçlarında akseden, kor dudaklı bir İspanyol güzeli olmuş sanki burdaki matador...
Manikürlü ellerin savurduğu darbelere, ölümüne bırakıp kendini, aşk acısının gözünü kör ettiği bir âşık... Kırmızı şalla gelen bir dâvet ki, sonu belli... Ve, kazandığı zaferin coşkusu ile
topuklarını vurarak, kızıl saçlarını savurarak, ateş gibi parlayan
gözleriyle 'OLLE' diye bağıran bir sevgili... Arenadaki kumlardaki
kanında, halâ sevgilinin kan kırmızı dudaklarını görür gibi olan âşık...
Muhteşem ötesi bir şiir, müstesnâ bir anlatım...
Gönülden tebrik ederim.
Sevgiler ve saygılar efendim...