MARUZAT
MARUZAT
Yok, yoğa karıştı azdı dertleri Çoluk, çocuk açtı, düşmüştü dara Kararını verdi çıktı ileri Son umut diyerek düştü yollara Danışmaya dedi maruzatım var Şalvarlı adama çetrefil yollar Silah, bomba yok ki sözden ne çıkar? Çığ gibi büyüdü içinde yara Hali ahvalimi anlasa ne gam Mağrur bakışlarla kaş çattı adam Fena incinmişti sözleri çok ham Dikti gözlerini karşı duvara Garibim kendince derdini döktü Dizleri büküldü kenara çöktü Terini silerken içini çekti Buğulu gözlerle garip fukara Dermansızca baktı sola, sağına Doğruca yöneldi çay ocağına Asırlardır süren dert sağnağına Ne yapsa, ne etse dönmedi kâra Fakirlik düşmüştü benim payıma Koyamadım gitti işi rayına Şekerim tükendi atsam çayıma Çoktandır suyunu çekmişti para Aylardır kesiktir ceryanım, suyum İsyancı değilim mülayim huyum Ha bu gün ha yarın ben bir yolcuyum Bilmem çıkar mıyım gelen bahara Vergimi veririm, algımı almam İyilik yaparsan altında galmam Acımdan ölsem de hâşâ ben çalmam Ne olur derdime bir çare ara Hanım size ömür bir oğlum şehit Ülkemi severim dost, düşman şahit Eğer diyeceksen bana ne öl git Anzeri ağzından kurtuldu nara Ozan Anzeri |
Kaleminize sağlık