Sarı karıncalar
Sarı karıncalar
bizim orda toprak verimli yeşil yazın her haşarat gark nimete en çok da sarı karıncalar vardır bildik karıncadan iki kat büyük altın sarısı gibi koca kafa bel ince -yavaş bas ayağı karınca incitme çocuktum oynardım onlarla toprağı eşeleyerek dağ yaparlar asker gibi dizilip peş peşe çıkarlar bir çok karınca hikayesi okudum o zamanlar okumamıştım tabi ki şimdi okuduklarım masal filan neyse sarı karıncalara gelelim bizim çimenin başında bir sal sal dediğim eni dört beş metre sanki atölyede kırılmış işlenmiş onun etrafında sarı karıncalar daha doğrusu karınca ordusu hikaye ya o taşın altında altın hem de küp küp altın varmış çok kazan olmuş çok ama boş küçük aklımla bende kazdım kimse yokken gizliden gizliye her defasında başka bir yerini bir gece rüyamda altını buldum öyle küp küp çıkarıyorum dışarı sonra küpleri tek tek kırıyorum döküyorum saçıyorum havaya altınlar saçılıyor yere çil çil sarı sevinçten çığlık çığlığayken altın avucumda karıncalaşıyor sarı karıncaya dönüşüyorlar zıplaya zıplaya çimene doğru yakalayamıyorum dağlıyorlar altın altınlarım diye bağırarak uyandım can havliyle yatakta rüyamı anlattım evdekilere oldum mu alay konusu birde herkes dalga geçiyor benimle yerde karınca gören başlardı ’ahmed ahmed zer ziv dıkışın ’ ağladığım olurdu hırsımdan Zer = altın Ziv = gümüş Dıkışın = yürüyor, akıyor Ahmet Coşkun |
Tebrik ederim