BENLİĞİMDE SEN
Bu ne bir hâyâl, ne de rüyâ
yaşadığım gerçek(!) yokluğuna uzanıyorum ne uyumak geliyor içimden ne de kalkmak yerimden, dönüyoruz bir boşlukta sen güneşsin, ben dünya! Bakınca gözlerine derin bir kuyuya inercesine basamak basamak ve dönercesine inerken bastığın taşlara basarak basarak.. Bir kez içine düşünce alır beni gözlerin tel tel ince ince saçların gibi sarar beynimi binbir düşünce gece boyu kopamam senden tek vücut olur iki ayrı beden ! -II- Hani uçurumların kıyısında tutamazsın da kendini haykırmak gelir içinden ve sonra dağlar taşlar söyleyip adını derin kuyulardan seslenircesine(?) paylaşır yalnızlığını; böyle bir şey seni düşünmek! Hani yaya kalmışsın kızgın, sıcak çölde aç susuz , yorgun, bitkinsin tükenmiş umudun adım desen çekmiyor dizlerin daha yığılıp kalırsın ya kumlara ... tam işte o sıra bir kervan geçip gider de yanından bakakalırsın ardından, böyle bir şey seni yitirmek... Hani yapayalnız çakmağın ve sigaran savrulursun duman duman bir rüzgâr eser de umuttan kaybolur gider ya duman böyle bir şey; sesini duymak, savrulmak, kaybolmak ! Hani insanlar pençesinde açlığın her yanları kar basınca düşlerinde karabasan kar altında çimenler cami saçaklarına sığınmışken serçeler, kumrular, güvercinler ... ve yüzlercesi insanların lokma koymadan ağızlarına meyhane önlerinde uyuyakalmışlar ışık sızan pencerelerde üşüyüp ölen kuşlar gibi; böyle bir şey, uykulara dalmak sensiz... Uyanınca kış mevsimi bir tas çorba arar ya insan, sabahın kapısını aralayan bir kişi karların üstüne avuç avuç buğday serpiştirir köprüaltı çocukları gibi kuşlar gelir kanatlanıp ardından; böyle bir şey seni aramak yalnızlık sabahlarında ... Hani bazen batarken güneş ufukta Dolunay gülün aşkıyla bülbül kanar ya böyle bir şey akşamların ufkunda gönlüme doğuşun gece boyu beni aşka boğuşun sen güneşsin ben dünya ve yüreğim susmak bilmez kanar/ya ... Şaban AKTAŞ 07.02.1997 AGSS SERİSİ |
bir tas çorba arar ya insan,
sabahın kapısını aralayan bir kişi
karların üstüne
avuç avuç buğday serpiştirir
köprüaltı çocukları gibi
kuşlar gelir kanatlanıp ardından;
böyle bir şey
seni aramak yalnızlık sabahlarında ...
Hani bazen batarken güneş
ufukta Dolunay
gülün aşkıyla bülbül kanar ya
böyle bir şey
akşamların ufkunda gönlüme doğuşun
gece boyu beni aşka boğuşun
sen güneşsin ben dünya
ve yüreğim susmak bilmez kanar/ya ..."
Sevgili şairim, sizin dizelerinizi defalarca okusam sıkılmam...Düşünüyorum da; "acaba bir masada siz ve size benzer şair dostların, muhabbetine doyum olunur mu?..Sabahlar kavuşur mu geceye?..Yoksa gece sabaha uzanır mı?"
Öyle sanıyorum ki, ben dinlemekle ve yorum yapmakla asla yorulmayacağım bir tatlı huzur verdikçe bu nefis tad aldığım dizelerden...Sonsuz teşekkürler ve saygılar şairime İda'nın zümrüt yeşili eteklerinden...