7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1227
Okunma
içimdeki çürüme damarlarımdan baslıyor
bu agırlık hissi bu nefes alamamak
sıkışması gögsünün kafesine...
bu onune bakmadan yuruyememek artık,
ve dayanamadan bir agac parcasına ayakta duramamak...
bu ömrün sonbaharımıdır yoksa
bazen mevsim kış olmadanda solarmı cicekler?
bileklerinde değilde
ince bir kadın belinde asılıyken cıkardığı sesin ne kadar guzel olabilecegini
bir kelepcenin
yaşayarak ogreniyormus insan
bekleyip durarak değil...
ve bir palyanconun yuzune cizdigi gulumsemenin
bozulması icin bir kac damla gozyası yetiyormus
kalın dudaklarında rujları olan kadınların öpmesi değil...
yaptıgı hatalarını duzeltmesi umuduyla
bileklerini kesen bir adam tanıdım
ve merak ettim
intihar ederek ne kadarını duzeltebildi yaptıklarının
yada buldugu telafilere değdimi
damarlarındaki sıcak sıvıyı akıtmaya
soguk bir kuvete...
taraftarı oldugu takımın renklerinde carsaflar satın alırken adam
o carsaflar uzerindeki ilk sevişmesini hayal etmişmidir sevgilisyle
ya satısı yapan tezgahtar
muzipce gulumseyip gozgoze gelmişmidir adamla
ve bu gulumseme rahatsızlık vermişmidir adama yoksa
gururmu duymustur
bir muzaffer edasıyla kredi kartını uzatırken tezgahtara...
bir belediye otobusunun en arka koltugunda öpüşmesimi daha tuhaf gelir insana
iki kadının
yoksa iki adamın ele ele tusup yurumesimi sokakta...
gece birlikte yatarken sarılan iki kız cocugu dusuncesimi mantıklıdır
yoksa iki erkek cocuktan birinin basını
digerinin gogsune koyup uyumasımı?
yoksa her ikiside tuhaftır da
insanın tuhafına sadece birinin gitmesi işinemi gelir?