Çekişmesiz Yargı
Duvarlar hâkim,
Kapı şahit, Pencere kâtip, Ben müvekkilim bu akşam. Suçum: Panzehiri olmayan hastalığa yakalanmak. Sayın Hâkim; Kör bir noktada sinsice yakalandığım hastalığın pençesine düştüm. Önceleri bir rüzgar esintisi gibi ılık ılık tüm bedenimi sardı. Bazen midemde kramplar, baş ağrısı gibi belirtiler olduysa da aldırmadım. Hani hava kapalıdır, inceden çiseleyip aniden sağanak başlar ya, Bu hastalık öyle bir şey. Gözlerimi her yumup açtığımda, hayali şimşek gibi çaktı. Ben de resmini örüntüledim göz bebeklerime. Sesi kulağımda çınladı, defalarca duvarlarda yankılandı. Bir hiddetlenip, bir yavaşlıyordu fırtına gibi. Tekrar tekrar gördüğüm rüyalarım var ya Hepsi haberci, hepsi bir işaretti benim için. Kendimden bile sakladığım o hastalık var ya enine boyuna kenetlendi tüm benliğime. Beni tamamen ele geçirmişti. Kuytu bir köşeye çekildim, kaçtım yani. Beyaz bir kağıt, bir kurşun kalem tetikledi bu seferde. Sarı ampul ışığının altında yazdığım şiirlerim, bestelenmemiş şarkı sözlerim. Zannettim ki yüreğime yapışan o duygularımı mısralara dökersem biter. İçimde devleşmiş olanı öldürmekti niyetim. Dolaştığı her duyumda santim santim iz bırakan aşk önceleri koyuydu, şimdilerde safran karası. Siz de takdir edersiniz ki beni savunacak bir avukatım bile yok. Vicdani karar verme hükmü size ait olduğundan takdir sizindir efendim. Bakiye KAYA |