Ela Deniz
Yılda bir gelen lunapark gelmez oldu
Parmağımı bozmadan Mızıkçı gidişin büyüttü beni susuz Sokak lambaları olmayan kaldırımlarda arardım Zifiri karanlıkta gözlerini dalgalanır sanırdım Bakardım ki ay Can havliyle cami avlusunda ki bankta oturur İç Anadolu’da ki ilçemize gözlerini getirirdim Sürmeli kıyısında gezerdim Minarelerde martı sesi Zihnimdeki kayalıklara çarpardı dalgalarının köpüğü Ne kara ne Akdeniz’di Benim vurgun yediğim sular ela denizdi Tekerlekli sandalyelerde işsiz gezerdi umutlarım Ne fitre aldım ne zekat Hatıran koltuğumun altında somun ekmeğim Diyemedim salda selamını ona edeyim katık Yutkunsam Boğazımda düğümlenen yokluğundan aşım Yumuşatırdı onu bir kaç damla gözyaşım Sanma ki aç kaldım Toktum ben aslında Tıka basa toktum sevdana Kulağımdan direk geçip dikeni yüreğime batan Radyo da çalarken gül kurusu melodiler Sadece canımın çektiği tuzlu gözlerindi İşin aslı gittiğinden beri Susuzdum ben çok susuz |
Şiirin duygu yoğunluğu öylesine yüksek ki kurgu olamayacak kadar gerçek sanki ve çekip giden birinin ardından değil de rahmete göçmüş birinin ardından yazılmış ağıt gibi. Ve;
"Tekerlekli sandalyelerde işsiz gezerdi umutlarım" bu dize şiirin kalbiydi
Her şey küt kötürüm kalsa olur da umutlar dilsiz, ayaksız, kanatsız kalmasın.
Sözü çok uzatmışım
Hüzün deryasında yüzdüm gidiyorum gönlünüze sağlık.