Secaattin Öztürk (Oymak beyi)Bizim Oymak beyi bir iftâr vakti Açlıktan neylesin rüzgâr çitledi Giyindi kuşandı gravat taktı Eski merdiveni beş’er atladı Kapıdan çıkınca bahçeyi aştı Caddeye çıkınca yüreği coştu Balkondan gördüğü dallara koştu Meyveleri gördü gözü pörtledi Meyveler beleşe gelsin diyordu Sadece üç çuval dolsun diyordu Bu fukara midem gülsün diyordu Çuvalları öptü sevdi sırtladı Ya Allah diyerek saldırdı dala Sanki ellerinin her biri pala Anlamadı birden düşünce yola Ayak sızısından aklı çatladı Yerden melül melül baktı ağaca Bir tek meyve düştü geldi avuca Gözleri kızardı sulandı bolca Dedi bu kör nefsim yersiz hortladı Sildi üstü başı çeşmeye geçti Orucu unuttu şaştı su içti Oruç akla geldi izânı göçtü Dişleri sıkarken dudak kıtladı Kağıt toplayanlar yetti imdada Araba doluydu boş gazoz soda Uzandı üstüne affetsin Hüda O çöp arabası derdi katladı Araya araya evi buldular Sonra bir kaz gibi onu yoldular Sekerek inerken kıs kıs güldüler Kağıtçı kaçarken üçten dörtledi Anladı bu gece bozuktu hava El boş dönüyordu hazırdı tava Başını saklarken yedi oklava Zannetti beyninde kazan patladı Dedi ki bak hanım bu dost tuzağı Makberî bulamış dallara yağı Düşe kalka kırdım dalı budağı Ayağa kalkarken beli kütledi _____Makberî |