Bu hayatın teribu hayatın teri.. Kırbaçlar sardıkça belini Öğrenirsin zamanın değerini Göz yoruldukça Uğultulu bir mekanın içinde Dönme dolap beygirinden farkın düşünebilmen... Sayfalar düştükçe duvarın eteğinden Yapraklar yalnızlığın uğultusuda savruldukça Koça bir ah Bekler seni. Alnındaki nehirlerden Soramazsın bulanık suyu Yine bir ömüre taziyeler diler Şu dipsiz kuyu. Endamını yük edindiğin Küflü bir dosyanın içinde ki kelebek cesedinin Ne kadar hesabı var sende... Kendini avuttuğun ayrık otları Sardıkça toprağın tenini Çekip gideceksin Bir martı sessizliğinde. Ve aynı yolda Bir başkaları yürüyecek Krallar vadisinden ölümün şarkısını dinleyeceksin. Kökü çürümüş ağacın Sincaba verdiği can kadar Sevineçeksin... Kasvetli bir cıgara yakma zamanı geldı . |