Davet
Önce bir şûle göründü belli belirsiz
Ufukların penceresinden Hazer kıldı semânın geç kalan firarileri Sabâ nağmeler yansıdı huzmelerden Cıvıltılar duyuldu çığlıklarla ve fakat eşsiz Gülden, sümbülden, yaseminden... Kayboldu anahtar, düşüverdi kilit Dipsiz kuyusuna esrarın Bir selam geldi Kays çöllerinden Ve bir ses elma tepelerinden Seyrederken ahengini şiirin Dinledim sırrını Gala’dan Dali’den Bir vapur düdüğü ile uyandı şehir Opera başladı Garnier’de Galata kulesinden tekrar havalandı Hezarfen Gazeller okundu Tanbûrî’den, Itrî’den Ve davet yükseldi Mihrimahlardan. Mahmuz duruldu, dizgin çekildi Emmâre’ de sefer başladı sülûke Kımıldadı terazi , kalem yürüdü Gözümde defterdeki kalem sesleri Vekil mahkeme yolunu tuttu şimdiden Şen gülümsemeler duyuluyor servilerden... |
Okunmuyor artık
Ne Nefi'den ne de Dehhânî'den..
...
Usulca şiirdi ...
En sevdiğim üslupla söylendi
Hem geceden hem hüseyniden..