GURBETben, onu rüyalarda görürdüm bir kibrit alevlenirdi, bir serçe çırpınırdı, ben beni ateşe atardım. ben, gündüzü sokak lambasında, uyandırırdım, geceyi aylı yıldızlı yorganlara sarardım yine yeniden bir ürperti ciğerimde titrer, mum olmuş içim , bir yanar, alev alev bir söner, tuz buz saramam , saramam bir yıldız yorgana, bir umutlu yarına, rüya mıydı hülya, yalan mıydı dünya, hepsi hepsi, bahar gibi mevsimi, sıla gibi özlemi, gurbet gibi yadı, içimin içine sokan, göz yaşlarımla sulayan, gecesi gündüzüyle büyüten, bu ciğer, bu hafıza, bu almanak, çevir çevir oku, ne bahar biter, ne sevdalar, ne de gurbet, gurbet nerede, sıla nerede, ne sen sor, ne ben söyleyeyim, özü sözü, solunun atmadığı her yer sılasına uzak her yer yerin tabanından, göğün tavanına kadar her yer, gurbet... gözün gözüme değse , o kıta, bu kıta sahanlığı, keşfedilmemiş uzay boşluğu dahil her yer, her şey , “ sen “ eşittir “ sıla “ Sibel Karagöz |