SENIN GÖZLERINDE MÜEBBET YEDİM
Gözlerime bir mil gibi çekip
Gecenin karanlığını Körkütük dolaşıyorsam Sevda sokağını Aç bir kurt dolaşıyor Beynimde Kemiriyor ruhumu fareler Ayağıma dolanan yargılar Prangalar çözülüyor bir bir Vahşi bir atı ehlileştiriyor Haralarda nağmelerim Usul usul çiseliyor yağmur Yeşil yemyeşil Bir ağaç yeşeriyor Çorak yüreğimde ... Ekmek kokusunda Semaver çayı tadında Anne dizi şevkatinde Türkülerle dolu bir sevgi Filizleniyor Büyüyor devleşiyor Vangölü’nün maviliğinde Otlu peynir sonrası Çaya susamak gibi Yağmurda ıslanmak gibi Sırılsıklam Baştan aşağı çiçek çicek Bahara bulanmış bir ağaç Göz pınarımdan dökülen Bir avuç inci Aklım uçuşuyor saçlarınla rüzgarda Yüreğim üşüyor avuçlarında Sinsi bir aşk yürüyor Şah damarıma 17 yaşım düşüyor aklıma ... Zaloğlu Rüstem Olduğum Kavak yelleri ile buluştuğum Kıtaları tek adımla dolaştığım Okuldan kaçtığım 17 yaşım deli yaşım.... Uçurum uçurum Büyüyor mesafeler Ilık ılık yürüyor Damarlarımda kanım Canından can dilendi canım Havanda dövülen suydu Seninle her anım... Ben böyle uslanmaz Ben böyle yorulmaz Ben her güzele meftun Ben böyle deli... Sen bir kararda durmaz Bir anın bir anına uymaz Sen demdemi Sen hırçın Karadeniz... Denedim denedim Hiç bir güzelde olmadı Hep firari yüreğim Amma ve lakin Bir tek senin Gözlerinde Müebbet yedim... Şükrullah YAVUZER |