Halep
Halep
sözde saygıdeğer dünyanın ortasında apaçık bir yalnızlık yükseliyor gök semaya çığlıklar hıçkırıklar ahlar debdebeli sancılı bu şehir hınç yüklü ateş toplarından ürken cami güvercinleri huzuru demleyemedik bahçelerinizde çarşınız yok zencefiller yok gül hatminiz de yok uykuları göçmen bu şehir yetmiyor ağıtlara dualar akar belalar en irisinden tesellisiz bir sızı koşarak ölüm gelir, zamansız bir anda yüzeyde dağılan karınca misali aranır kara gözler tek tek gövdesi, öfkesi açık yara bu şehir acıyla birlikte lanetler yükselen oyalı bir tabuttur Halep kalan, yalın yürekler karakışta üryan göç yollarında yanık türkülerin ilk nağmeleri dillenen kalbi kanamış soluksuz bu şehir uzağın kıyısından akıtılır şimdi kelimeler incinmiş olsa da masum lügatlardan hayatı kucaklayan kendi hikayesinde ezgiler dokunur elif’ler vav’lar dokunur derin yalnız akşamlarda bu şehir diyarında yeşerecek neslin gün gelecek gelecek kimilerine dar gelecek bugün viran olsan da gidenlerin geri gelecek diyenleri saklı bu şehir Vildan Poyraz Coşkun 22.01.2017 |