BİR HECEYE SIĞAN KOCA KAİNAT...Hangi düş’ün betimlemeseydi aşk, söyle? Hangi beyitte saklıydı özlem? Göğe damga vuran yağmurun renginde Asılı kaldığım bir duvarın dibinde Oysaki ölümün duvağıydı en yakışan En yaraşan aşkın teninin rengine. Bir mıknatıstı yazılmaya duran her şiir Tebessümler ektiğim gecenin Tevazu yüklü yüreğin Mateminden sarkan bir giz gibi İrkildiğim o sesinde Dansa kalkan iklimin ipek teninde En çok da muhafazalı benliğimin Yalnızlığa da bıçak gibi saplanan Bir imge miydi yoksa aşk? Aşikâr büyüyen hüzne Dalgalar vuran Sessizliğin de verdiği hükümde. Bir mabetse sığındığım şu dizeler Dize dize sözcükleri Diz dize verdiğim hecelerin bam teli Belki de vurdumduymazlığının tini Varsın sökün etsin matemin Melteme el veren devinimi. Şahtım öncesinde Şahbaz oldum imkânsızlığın pençesinde Vara yoğa ağıtlar yaktığım En çok da nazımla niyazımla yakıştığım Hangi renktim bilinmezin ötesinde? Bir manivela ise şu pervasız iç sesim Bir beddua ise evrenin busesinde saklı neferi Ah, yüreğin Ah, edalı mevsimin Ah etmediğim kadar arz ettiğim Silik bir gün ışığında saklı Varsa yoksa hüznün dansı Elbet ulaşacağım o hiçlik mertebesinde Sevmekse kendimi Hiç olmadığı kadar öncesinde. Sökün eden mevsime sormalı hani: Nedir işin aslı yankısı duyulduğundan beri Elbet gökte saklı en büyük reveransı Sunarken meleklerin kanatlarında saklı Kâh hayatın kâh ölümün niyazı Hala durabiliyorsam başım dik Hala gülümsemek katık ettiğim kadar umudu Koyu gözlerine gecenin serptiğim yalnızlığı Varsın savursun da rüzgârı Kulaklarımda çalan o son şarkı. Bir edimse aşk… Nazenin gölgeme biat. Bir renkse özlem Düş pembesi öznemde saklı acı ve sitem. Bir huşu ise dilediğim Sevdiğim kadar çaresizliği dillendirdiğim. Bir buse ise alnımdaki yazgı Hiç olmadığım kadar Bir heceye sığdırdığım koca kâinatı Kolaçan ettiğimse rüzgâr Haşmetli göğün manivelası Elbet saklı olduğum o ulaşılmazlığımın yakası Yeter ki yarenlik etsin aşk Saklı tuttuğum kadar bitimsiz inancı… |