CEMİLE VE DÜŞÜM!
CEMİLE VE DÜŞÜM
Bir iç sıkıntısıyla yürüyor yaşamı Yürüyoruz yaşamı Ayrı ayrı! Tel örgüler içinde yürüyor Düşlerimizi kanatarak yürüyoruz Parmak uçları vuruyor çakıl taşlarına Vuruyor kendinden habersiz. Oturuyor ilk bulduğu oturulası taşa ya da duvara Ne fark eder sert ve soğuk Rüzgâr saçlarını savuruyor; o rüzgârı savuruyor. Dalıp dalıp gidiyor; bir beklentinin peşinden. Gidiyorum bende onun peşinden Yoluyor otları kopararak teker teker Koparıyorum bende insanlığımı bedenimden Ve tekrar koparıyor en uzunlarından En uzunlarından dedim! En derinlerinden ya da derininden Gökyüzüne bakıyor ardından Bakıyor, masmavi kara bulutlar. Bilsem ne düşündürüyor bu kadar? Bilsem ne düşünüyorum bu kadar? Ne acıtıyor bu tatlı canı? Acıtarak deniyorum; acıttığını bilerek deniyorum! Geçmiş mi? gelecek mi? yoksa şimdi mi? Başını önüne eğdiren Böyle zamansız! Ve kayboluyor! Dalların arasından cemile ve düşüm. Kayboluyor ve kayboluyoruz hep buradayken. Arif kemik. arifi |