ANILARDAN
Bir maden bulmuşçasına sevinen acemi bir çobanın elinden
Teste tabi tutulacaktı orağı çiftçinin Önce örste çekiçle dövülerek Usta madencinin elinde işlenecekti İnci inci dişleri parlayacak Kamaştıracaktı bakan güneşli gözleri Umulan umut fakirin ekmeğiydi taze Fırından çıkmış buğusu üstünde tüten Katığı ayranıydı hislerde Tabiat ana gülümsüyordu olana bitene Ozana ise bu tabloyu ressam titizliğiyle resmetmek Mihenk taşına kazımak görevi verilmişti sanki Yemyeşil çimlerin örttüğü dar bir hendeğe Mezarına konulmuş ölü sessizliğinde Boylu buyunca uzanmış Her anı kayıt altına almaya kumandalı Kırkbeşlik plak gibi sarmaya başlamıştım Gözlerimin önünden hızla uzaklaşan yılanın Otların arasındaki kıvrımlı dansından çıkan ıslık sesiyle start verilmiş, Kavruk başak destelerinin acemi tırpanla yere serilişindeki Hard, hurt sesleri adeta Yağmur öncesi gevrek gök gürültüsünü andırıyor, Yeşil söğüt ağaçlarındaki kuşları tedirgin ederek Havada canhıraş çığlıklarla uçmalarına sebep oluyordu. Olan olmuştu bir kez Pazarcının avaz, avaz pazarladığı maden Cilası üzerinde paslı bir teneke çıkmıştı Elindeki sızıya mı yansın otuz beş lira Pazar parasına mı? Çoban olmak işte böyle bir şeydi Elleri patlamış Tırpan sapına bulanmıştı kan Dansını süsleyen neşeli ıslık sesiyle Uzaklaşıyordu yılan Bense hepten çoban Ozana böylesi yaban |
Kaleminize gönlünüze sağlık.