KARTALDAKİ AKBABALARpara ve erk arttıkça, borsa ve avukat çöktükçe, gün ve ömür, cezaya kalır, mitolojiktir cezalar sanki ateş tekrar kömürdeki kavdan çalınmış gizdeki ölümü için için yakmakta, her alev kartaldan piç , akbabadan yırtık, lüks otomobillerin arka koltuğunda, kızlı, as’lı poker masaların, kırmızı kadifesinde, likörlü, kahveli dedikodu çemberi içinde, çıplak çıplak döller peydahlıyor, ve insanlar, mısır patlağı gibi olur olmaz yerde, biti kanmaz, hoşgörülü ve kabullenici embe basma tulumbalardan, balık besliyorlar, sadece beslemiyor, besleniyor, beslendikçe, besili kuzular gibi, kendi ciğerlerini içten içe, bir akbaba, bir kartal oyuyor, göz göz, gözleri çıksın diye diye, sanki göğün perdesini indirmişler, alevlerin arasından yükseliyorlar, ölümü büyütüyorlar, saksafon eşliğinde iki ileri, bir geri, korkunun öfkeli hıncı sürülüyor, biraz tatlı ekmekler, biraz acı sakiler, biraz hoşgörülü rahatlık, biraz para ve erk, biraz borsa ve avukat biraz tuza esaret ve rahatlık, sonsuza denk yürüyen ölümün özgürlüğü, belki ciğerin son zerresi, kartaldaki akbabanın son nefesi, ateşin mitolojik son kavı, cezanın sonu, özgür kanatların çırpınışını giyer, cübbesi hakimi, göğün ayakları üzerinde,mavi kunduralar, yerin dişinde, som altınlar parlar, size güneş gözlüğü,taktırır bana özgür kuşlar 🦅 sevinci tattırır... Sibel Karagöz |