Mİ'RÂC-I GÜZÎN
Mİ’RÂC-I GÜZÎN
Pek yüce sır verilmiştir, bak da gör Muhammed’e Gökler yere serilmiştir, bak da gör Muhammed’e Ölüler de dirilmiştir, bak da gör Muhammed’e Bakanlar kim hep gördüler, Onsuz olmaz dediler! Kim ki durur bu divanda, açılır cümle kapı Bahtiyardır ol cihanda, kapanmaz ona kapı Hamdulillâh deyip anda, seyreyler hemân tapı* Muhammed’e gel dediler, sensiz olmaz dediler! Ümm-ü Hânî evindeydi, hem Rasûl hem de Kulu O ne müthiş bir geceydi, yürüttü onca yolu Dergâhından hediyeydi, cem etti seçkin kulu Müjde ey kardeş dediler, başka gelmez dediler! Çevresi hep mübarekti, el Aksâ Mescidinin Dünya gözü görecekti, Sevgili Habîbinin Hem göklere erecekti, emriydi ol Rabbinin Gâbe gavseyni verdiler, kimse bilmez dediler! Gök kapıları açılıp, urûc etti O Nebî Önüne rahmet saçılıp, mi’râc etti O Nebî Tüm perdelerden geçilip, sertâc etti O Nebî Devleti Ona verdiler, yerde kalmaz dediler! Kutlu olsun Rasûlüne, iş bu Mi’râc-ı Güzîn Gitsin artık hüzünlerin, gülüversin Gül Yüzün Namaz geldi Ümmetine, sürülsün Hakka yüzün Hakkıyla secde edenler, artık ölmez dediler! Murat Kahraman 10.03.2021/İstanbul *Tapı: Eski Türklerde “Allah” anlamında.. |