Bizim Sevgililerimiz
-Girdap-
Bizim sevgililer bilmezdi İnek sağmayı koyun keçi gütmeyi Çeşme başına güğüm de getirmezlerdi Omuzlarından topuklarına ipek giysiler Salınırdı hayallerimizde Oysa onlar saçlarını bile dağıtamazdı rüzgarda Korkardı El ne der, eller ne derdi Şeyh efendinin belediye başkanının komutanın valinin... Ağzının suyu akar diye Koşamazlardı doyasıya Bizim sevgililerimiz bilmezdi gardaşım bilmezdi yaşamayı Korkardı töreden örften adetten dinden devletten Bir orman köyünde bir köy kızını düşün şimdi Şehirdeki valinin kaymakamın kızını bir de Karşılaştır azizim karşılaştır Namus neydi şeref neydi diye yüzyılları arşınla yeniden Kadın olmanın kız olmanın kabusunu yaşa istersen En çok gülenine neşelisine en azından aşufte derlerdi Aşufte, biraz ileride orospu, daha kırsalca olan kelime ise kahpe Oysa öyle miydi ya sarayların haremleri Şimdi bizi keklemeye çalışırlar Harem şöyle eğitimliydi böyle görgülüydü diye Dolgun göğüslerini sadece tarihi dizilerde gösterirlerdi Yok öyle düşünmeyin, harem işte haram demekti Sultanların şahların yediği haramlardan cennet ısmarlarlardı askere Anadolunun yiğit karayağız delikanlıları için cennet; gaza demekti. Edep ezilmek demekti, kul olmak demekti tımar sahibine akıncı beyine Şimdi de öyle ya, geldi çok büyük şirketler Senin baban işçi, senin abin memur, sen çiftçisin... Cennet bizim için kula kul olmak demekti. Arabın hiç bitmedi serabı hayali Ellerin çocukları üzerinden din devşirmeleri Bir de kitap verdiler Afrikalılara verilmiş İncil gibi elimize Ne neşemiz kaldı ne de yaşamışlığımız Sevgililerimiz tomurcuk memeler büyüttü arap hayalleri için Sen bir bilsen cennet fantazileri için kutsal kitaplarda ne yazıyor Bolca üç elif çek, beş elif çek azizim Ha latin alfabesi ha arap ne fark eder bir süs diye çerçevele şekilleri Arma gibi süslesin duvarları, tasavvufçular da mana versin bin türlü. Kara Murad benim beyim, Kara Murad benim Bizansa karşı Araba karşı Balkanlarda kanını akıtan benim Tuna gibi Günümüzde haftada 5-10 intihar varken Devlet televizyonunda Kabe’nin örtüsünden konuşmak ilim gerektirir ya Mikrofonları altından olan Kabe imamları değil miydi Ya hacı olmak için Kureyş Kabilesine çil çil altın akıtanlar Bizim değil miydi sevgilim Sana ipekten elbiseler alamadım kusura bakma Şeyh efendi sadaka ister, zekat ister, devlet efendi vergi Yok öyle beş kuruşa zulme uğramak Hem haraç vereceksin hem de zulüm göreceksin Orman ne diyebilir ki baltanın sahibi odundan ise Sus gardaşım, ne olur daha batırma iğneyi zihnime Çuvaldız çuvaldız söyle bana ben kimim Sen devam et güzelim inek sağmaya keçi gütmeye Saçlarını dağıtma sakın, gülme, ceylan gibi sekme zıplama ne olur Gir bir fabrikaya günde 10 saat 12 saat bir de mesai Değmeyin keyfime... Ağzı akar kuduzların... Ben de askere yazılayım yalnız kurt gibi... Belki cennette belki cennette... Dekontlu askerliği kazanabilirim. Ben de küfredebilirim Tanrıya... Her hafta bir ayet sallarım cumadan cumaya. Burada ben sus pus, sen hanım hanımcık Burada ben serseri, sen aşufte diye anılmayalım Belki cennette belki cennette Ben beyler beyi, sen belki haremimim sultanı olabilirsin Burada hışdama güzelim.. Kırarım kafanı atarım balkondan Deşerim mideni keserim boğazını Töre derim din derim devlet derim kurtulurum Sen eski ipliklerden bir çanta ör Neyimize bizim milyarlık kol çantaları Onlar cennette, cennette sevgilim, cennette. "Unutmak kolay mı deme Unutursun Mihribanım" Unutursun okuduklarını da Unutursun işte |