Beni kırmızıya boya
Anna - Leo kalbimi tamir et
Leo - Anna Ben insan tamircisi değilim.. Yılların verdiği hasarı onaramam.. Anna - Leo sev beni beni kırmızıya boya Leo - Kalbini kırmızıya boyayarak tüm acılarının kaybolacağını mı sanıyorsun? Anna - gülümsediği mi düşün.. Acılara rağmen gülümseye biliyorum... Gözlerin ağlıyor ama dudaklarım gülümsüyor Leo - Nasıl bir kadın yaratmamı istiyorsun Anna - mutlu bir kadını Leo - bulutları düşün Anna yağmur yağdığın da En çok acı çeken buluttur... Ve sende yıkanacaksın.. Kalp boyan akacak her yere Ve sen yine kara bulutlara döneceksin Anna - Hayat bu değil mi Leo Makyaj yapmak gibi.. Dışarıda bir hanım efendi içeride yapayalnız bir kadın Ne çok rollere bürünüyoruz.. İçimde öyle... İşte... Kalbimin acılarını görmesinler diye boyuyorum.. Ve çok mutlu bir kadını oynuyorum Leo - Anna sen iyi misin? Anna - Hemde çok.. Artık görünmüyor acılarım Feride Açar |
Keşke elbise değiştirebilmek gibi hayat değiştirebilseydik... Bir gün o tatlı beden elbisemizi dünyada bırakıp gideceğiz ama kim bilebilir ki o elbiseyi boyaya boyaya gökkuşağına çevirdiğimizi acılarımıza kılıf olsun diye? Bir gün renklerde elbisesini çıkaracak üzerinden ve oda solacak sonbahar yaprakları gibi, bizler gibi. Son radde odur ki artık renk tutmaz bir yüreğe ve zihne sahip olmak , her yerinden acı fışkırmak. Gizleyemeyecek kadar çoğalması acıların. Ne yapalım, şiir yazarız bizde o zaman, yitik bir teselli niyetine. Bir roman kahramanı olsaydık işimiz kolaydı, okunur ve biterdik hemencecik. Ne yazık ki insanız, acılarımızın dindiği gün, sevenlerimizin acılarının katlandığı gün olacak, işte bir açmaz daha. Şiiriniz okurken Hiçliğin Kitabı adlı yazdığım ama yayınlatmadığım romanımın içindeki bir karakterin adı geldi aklıma, onunda adı Anna'ydı. Adel'in günlüğü olur kendisi. Adel bütün dertlerini tek sırdaşı olan Anna'ya döktü hep. Dokman ise Piero'ya. İmkansız bir aşkın ve nihilizmin çığlığıyla bulanan bir bataklıktı hiçlik. Bütün bunlar canlandı gözümde.
Şiiriniz işte böyle insanı alıp götürüyor
Ne denir ki...