BİZ TANRININ UNUTULAN ÇOCUKLARI İDİK ...Anamın en gür çığlığı ile inleyen o soğuk avluda serçe akranı gibi bir ayak seslerime yetişemezdim oysa ki! leylim leylim gül memeleri usta şair anlatmıştı daha önce ki, bir şiirinde suçumuz karanlık ile göz doyurma, ve kan tırnaklarıyla doğa bilmekmiş nerede olursak olalım bizi tanırlar yük trenlerin de seyahat eder gülüşlerimiz yol kenarlarında köyler. kentler ,yutkunur insansızlığa ekmeğimiz suyumuza gönül koymuş fukaralık beterini yaşa der gibi gittikçe birbirinden uzaklaşır, ve kayıp olmaya mahkum edilmiş doyma hikayemiz ütüsüz pantolonum, gömleğim ve de iş saati, telaş dudakta ki her cümlenin kimyasını bozmuş hırsla kalksa zararla oturacak içimdeki ses kuş dilini hepten yutmuş ve bu yıl kediler marttı bir hayli zor geçirecek baba hayale gelince derya da aç açıkta hiçbir yolcu gemisi kalmayacak ona göre sev sana garip gelecek oturduğun yerden karşıdan karşıya bakışmak için vapur ,tramvaya biletlerine bir tık zam gelmiş basit bir sorun gibi görünüyor bütün bunlar demi görünmesi aslaa ! ben olmasam acaba ekmek arası ekmeği martılara kim verecek yanık yüzler ve çocukluğumun ensesini okşasaydı olduğundan daha fazla şımaracak idim. anlaşılmak madem bu kadar hafif aksa/an istiyor şiire süt dişimi çekerek büyüdüm büyüdüğüm kadar..! 22-02-2021 ist |
şiir dokuz doğurmuş
çocukların kopan sevinçlerini,
merhametin iliklerine dikelim..
gökyüzüne usulca havalanalım