Nesnelerin Dili : Sedat Umran
Eşyanın hem ruhu, hem dili, hem de soluğu
Bir devdi o geçti faniliğin caddesinden Lakin öyle bir rüzgar estirdi ki sesinden Koşturur arkasından cümle çoluk çocuğu Siyah beyaz resimlerin renk dağıtıcısı Baharı müjdeleyen o ilk ılık esinti En mahrem duyguların çilekeş postacısı Yıldızlar dökülür bak gökten bu ne serpinti İçimizdeki hamlığın hem yoğurucusu Hem pişiricisi kendi sonsuz fırınında O keskin düşüncelerin bıçağı kınında Girilmez ormanların gönüllü korucusu Bir süpürge o süpüren yılları yıllara Sonra onları halı misali sarıp düren Tersten gösterip aynasını düz akıllara Çağladıkça dökülen döküldükçe köpüren Erden Ender GÜNER |