Gönül Hizasında Uçmayı UnutmayınKurşun geçirmez yelekli adamı gördü aşk, Onu alnından vurdu. Soyunup kalbini gösteren kadına baktı; Parmağı tetikten düştü. Boyunca taşlardan örmüştü adam duvarını, Mevsimlerinin çiçeklerinden örmüştü kadın duvarını, İki yüz vardı birbirine denk olmayan; Birisi çiçekten birisi taştan, Elleri çakıl taşları gibiydi adamın, Gözleri iki limon yaprağı gibiydi kadının. Çakıllara takılmıştı kadının saçları, Ağzının kenarında kalmıştı adamın çığlığı, İkisinin arasına silahını gömdü aşk Dalda duran iki kuşa dönüp; “Gönül hizasında uçmayı unutmayın,” dedi. Uçacaktı kuşlar, Aşk konuşmaya devam etmese Taş isteyene taş; Çiçek isteyene çiçek taşıyın, Kim ne dilerse... Yağmur başlıyor, Kanatlarınız ıslanmadan gidin buradan, Tanrıların gazabına uğramadan gideyim buradan. Çoştu yağmur, Bir akıntı adamın ellerini alıp gitti Bir akıntı kadının gözlerini sürükledi “Gönül hizasında bırakmayı unutma,” dedi Rüzgar suya eğilip Deniz isteyeni denize; Çöl isteyene çöle, Kim nereye gitmek dilerse... Kırılmış adamın Göğsünün yarığına Kadının gözlerini gömdü aşk. Kör kadının Gözlerinin boşluğuna İki kuş koydu aşk. Gönül hizasına varıp Birbirinize sarılıp “Ruhlarınıza kavuşmayı unutmayın,” dedi aşk. |