NE GÜZELMİŞ
NE GÜZELMİŞ…
Yaşamak ne rahatmış; derdin kederin olmayınca. Sevmek ne tatlıymış; sevgiye karşılık bulunca. Sevilmek ne hoşmuş; layık olduğunu anlayınca. Muhabbet ne güzelmiş; karşıdakiyle aynı dili konuşunca. Sevinmek ne hoş bir duyguymuş; hak ettiğini fark edince. Sofra kurmak ne iyiymiş; tek başına olmayınca. Çay demlemek ne güzelmiş; karşılıklı yudumlayınca. Kahve içmek ne anlamlıymış; hatırlı olduğunu anlayınca. Hanende yaşamak ne rahatmış; yavruların olunca. Ziyaret etmek ne sevapmış; bağlarını koparmayınca. Seyahat etmek ne sıhhatli imiş; iyi bir yoldaşım olunca. Tatil yapmak ne zevkliymiş; çoluk-çocuğunla olunca. Çocuk yetiştirmek ne sevapmış; sözünü dinleyenin olunca. Terbiye vermek ne kolaymış; anlayanın olunca. Derse girmek ne zevkliymiş; irfan sahibi öğretmenin olunca. Öğrenmek ne kolaymış; can kulağıyla dinleyince. Hayata atılmak ne heyecanlıymış; sevdiğin mesleği yapınca. Yuva kurmak ne tatlıymış; uygun eşi bulunca. Aynı yastığı paylaşmak ne sevindiriciymiş; birbirine samimi davranınca. Arkadaşlık ne güzelmiş; çıkar için olmayınca. Başarmak ne hoş bir duyguymuş; fark edenin olunca. Marifet ne kolaymış; iltifata erişince. Yazmak ne zevkliymiş; okuyanın olunca. Okumak ne bulunmaz bir hazine imiş; güzel yazılar bulunca. Mırıldanmak ne rahatlatıcıymış; sesler derinden gelince. Gülümsemek ne sevapmış; niyetin sadaka olunca. Selam vermek ne kazançlı imiş; karşılığını bulunca. Yardım etmek ne hoşmuş; beklentiniz olmayınca. Buğz etmek ne iyiymiş; düşmana karşı yapılınca. İbadet etmek ne zevkliymiş; O’nun rızasını gözetince. Doğru yolda yürümek ne akıllıcaymış; rehberini bulunca. Yaşlanmak ne heyecanlıymış; ahrete inanınca. Torun sevmek ne güzelmiş; büyük olduğun bilinince. Gözün arkada kalmamak ne huzur vericiymiş; hayırlı evlat bırakınca. Cennetten istifade etmek ne heyecanlıymış; hak ederek girince. Ve… Aslolan… Cemalini seyretmek ise en güzeliymiş; benliğinden vazgeçince. |