MEKTUP
Mektup yazdım bugün sana,
Hiç bir zaman okumayacağını bile bile, Aslında mektup yazmayı da pek bilmem, Tüm bildiğim,okulda öğrendiğim kadarıyla yazıyorum işte. Önce bugünün tarihini yazdım köşesine, Sonra büyük harfle Sayın diye başladım. Önce hal hatır sordum nasılsın iyi misin.? Sonra beni sorarsan diye yazdım. Ama bilirim asla sormasın. Bende iyiyim diye yazdım. Külliyen yalan, sakın inanma hiç iyi değilim. Sonra havadan,sudan bahsettim adettendir diye. Yoksa koca sayfaya sadece özledim diye yazamazdım ya. Onu en sona bıraktım,iki damla yaşla imza yerine. Bir güzel katladım, papatya kokulu pembe renkli mektubu. Kendi gibi pembe zarfa koydum itinayla, Üzerine adres yazmak gerekiyormuş. Adres olarak yüreğimi yazdım. Ve oraya postaladım gözyaşı pullarla, Dedim ya, hiç bir zaman okumayacağını bile bile yazıyorum. Çünkü ben sana söylemek istediğim her sözümü gönlüme yazıyorum. Sevdanı da hasretini de yüreğime hapsediyorum. Mühebbet cezasıyla yargılayıp, Paşa paşa yüreğim de yatırıyorum işte. Uzaktan seviyorum seni. Kokunu alamadan. Boynuna sarılamadan sevgili. Kadın kırıldı. Adam umursamıyor. Bu kırılmanın ne affı var ne tarifi. |