Senin Adın Hüzün Mü
Yıldızlarını düşürmüş gökyüzü gibi gözlerin
Avuçlarından okuyorum yalnızlığını Her öpüşümde Dudağımda izi kalıyor hüznün Güz çiğdemi kokuyorsun Ne zaman esse kuzey rüzgârı Gülümsemen susuz yonca tarlası Şansımı sınıyorum yapraklarında Yaprakların acıyor kopardıkça Yaşamın sanrılarıyla baş başa Kim bilir arada ben düşüyorum camına Ağlıyorsun Bir yudum çaresizlik payına düşen Yetim değil, öksüz değil, sen nesin Bırak ayrılık biraz kamışlarda inlesin Gülümse Senin adın hüzün mü çocuğum Kıpkızıl akşamlarda perdesini çekiyor umut Işıksız kalıyorsun gecenin koynunda Üşüyorsun belki de Anlamıyor sığındığın kovuklar seni Her sabah uyandığında Rüyadan kalan gülümsemeni kefenliyor güneş Balmumuna sarıyorsun acılarını Anlatamıyorsun çocuğum Bu rüzgârın suçu mu, güzün mü? Bir ardıç kuşunun şakıması mısın sen, hüzün mü? Tarasan saçlarını En güzel esvaplar içinde Vurulsa sana bir ecenin yüreği Bir dalganın göğsünü yumruklamasına Denizaşırı yolculuklara sevdalı sen yine Öpmek istiyorsun kurşunu alnının ortasından Rüzgarı bağlamak yelken direğine geminin Ve yaşamak istiyorsun dudağımda çocuğum Senin adın hüzün mü çocuğum Ben seni tükenen sözlerle sevemem Bağbozumunda yaşmağını kundak yapan anne gibi Baba gibi kasketinde dağ yemişi getiren Ben seni şehrayin sokaklarında aşk toplayan Kimsesizler gibi sevdim Eğil gözlerindeki hüzünden öpeyim Eğil umuda sarılan ellerini öpeyim Sen kal sarnıcında kalbimin ömür boyu Kal sol yanımın aydınlığında çocuğum |