Aşk Perdesi…Bebeklerin büyüklerden daha çok şey bilmelerinden değildir ağlamaları küçüksün, bilemezsin. Boş küfene önce çiçekler dermek istersin; mutluluktan, aşktan. Gün gelir, deremezsin. A n l a r s ı n; garip olanın bebeklerin değil, kocaman adamların hıçkırıkları olduğunu. A ğ l a r s ı n. Her geçen gün, omuzuna “mesuliyetin” diye taşlar koyar, yiyemez, yutamaz, a n l a y a m a z s ı n. Gün gelir yaşamak herşeden daha çok koyar, dağlar altındadır sıska bedenin, kıpırdasan yer yerinden oynar, a ğ l a y a m a z s ı n. Ah Eftalya! Masallar, destanlar dinlersin. Figüranı olduğun oyunlar vardır. Aralarından en çok; “Aşk” perdesini seversin. Hayat tek kişilik bir oyun değildir; Sen yine de kendi oyununu oynamak istersin; o y n a y a m a z s ı n. Her hayat bir tiyatrodur Eftalya! Sadece kendi oyununda başroldesin. Çocuksan; Aşık da Maşuk da sensin! Eğer değilsen Eftalya ! Her geçen gün daha çok kişilik yaşarsın hayatı. Sevmenin de seveninde Sadece ızdırabını duyarsın. Umudun da yoksa Eftalya ! Sonunda ölüm meleğine sevdalanır Gün gelir hayata küsersin. Yaşın ne olursa olsun Eftalya Bir çocuk kadar masumca sev. Yanlız tan etme, ne aşık’a, ne maşuk’a Hayatı kaç kişilik yaşadığından anla ızdırabını. Ben şair değilim Eftalya, şiir değil bunlar. Hayatın kaç kişilik bir tiyatro olduğunu ancak büyüyünce anlarsın. Boş ver bunları Eftalya ! Sen başarabilirsen, sadece masumiyetini taşı yarınlara... sadece masumiyetini taşı, sadece masumiyetini, sadece... |
O zaman ver elini bana Eftalya!