ŞAHSİYET YONTUCUSUalçı taşına değil, mermere şekil verdin ey zamanın katibi, şahsiyet yontucusu! transatlantikleri yürüttün bir damla gözyaşında umutlar mayaladın gönül bakracımızda tebeşir tozuyla sağalttın (z)amansız yaraları bir millete hafıza, gönül verdin, dil verdin öksüz bir kitabede buz tutmuşken hurufat... kara tahta başında ağarttın saçlarını tutuştun çıra gibi eylül yangınlarında ne hüzünler biriktirdin zamanın yamalı bohçasında bengisu oldun mecnûn’a mezar olan susak çöllerde tıknefes çıktın cehlin o dik yamaçlarını tahtları da, taçları da eritti o gül nefesin bayrak oldun dökülen her katre kanda teyel attın ilmeği kaçmış hayatlara aynı dili konuşsun diye hercai menekşeler... irfan sofrasını açtın cehlin yetimlerine (b)aşka sınır tanımadın ikra’mda ince bir sızı yürürken dudaklarda... kırıldı sırça köşkü(n), istiflendi hüzünler can kırıkları topladın cam kırıklarından kamburunu düzelttin neon ışıklarının sustuğun kadar konuştun suskularda nice oklar paslandı kemankeş sadağında bir el oldun kör kuyudaki yusuf(çuk)lara yıktın körpe idraklere atılan kaçak katları bir fecir vakti kaldırdın gecenin feracesini ’beli’ dedin elest’in sahibine, netameli zamanlarda yüreğinden soludun, burnundan soluyana kesrete savaş açtın vahdetin duldasında kara sular indi (k)alemin ayaklarına küstüm çiçeklerine can yürüdü (ba)harda deryada karanlığı gece sandı (b)alıklar bilgiler eskise de, eskimedi o (şaf)ak yüzün sen ki usumuzdan çıkarırken cehalet hançerini... aynanda (r)aks eyledi bembeyaz yakalıklar M. NİHAT MALKOÇ |