ANLAYAMAM
Gri bir öğlen sonrası, hüzünlü bir keyif içindeyim.
Hüznün keyfi olur mu diye beni sorgulamayın. Aslında hüzün, insanın içini karamsar duygularla kapladığı kadar. Sevinç ve ümitleri de beraberinde taşır. Sakın ola, kederlerle, yüreği ucundan büken. Hüznü, aynı kefeye koymayın. İşte o zaman; tarifi imkansız ve telafisi mümkün olmayan. Kısır döngünün, labirentlerine dalarsınız. İnsan yaşamında her zaman. Işık göreceği bir pencere bırakmalı. Aptalca bir iyimserlik değil sözünü ettiğim. Benimkisi, yaşama dair ne biliyorsam. Yere sağlam basmak, koşarken ayaklarımı sürçmemek için! Her ne kadar hüzün, saklı keyifleri taşısa da içinde. Özlenen sevinçlerde; bir o kadar. Hüzünden öte keder bulutlarını, getirir peşinde. Ne zaman, ille de olsun… Şöyle olsun böyle olsun diye umutlarım yeşerse… Ve bu sevinç beklentisiyle, uykularım bölünse… Olur mu her istediğim? Mutlaka bir aksilik, tersine dönen yelkovan. Akrebi geri alırda, en başa dönerim! İşte sırf bu nedenlerle gri öğlen sonlarının hüzünlü keyfi kadar. Sevinci düşleyince de. İnceden bir keder sarıp sarmalar yüreğimi. Neden kederleniyorum diye sorarım kendime. Bir türlü anlayamam. |