NİYETMETRE
NİYETMETRE
Dünden beri bir çok sanalda izliyorum. İzledikçe hayretler içinde kalıyorum. Bu halleri gördükçe daralıyorum. Hatta iyice bunalıyorum. Kafamı iki elimin arasına alıyorum. Dakikalarca öyle dalıyorum. Hiç birine de yorum yapamıyorum. Aslında biraz onları da anlıyorum. İbrelerin değişmeye başladığını hissettiler mi ne Ne yapsınlar tarlalarını kaldırıp yağmurun altına taşımaları gerek. Yıllardır iyi tanıdığım Cumhuriyet düşmanı olduğunu bildiğim, Atatürk’e sahip çıkmadığı gördüğüm bir çok insanın paylaşımlarına bakıyorum. Bakıyorum... Bir daha bakıyorum... Türk değerlerine düşman olanlara uşaklık ettiklerine şahit olduğum bir çok insanın yazıklarını çizdiklerini seyre dalıyorum. Oradan sadece bir ibret alıyorum. Ey Dünya çok yuvarlaksın. Ey Dünya sen hep dönensin. Ey Dünya dönüp başa gelensin. Acaba diyorum , bunlar ders aldılar da mı döndüler, anladılar da mı döndüler diyesim geliyor. İçim bana "hayır" diyor. Bakıyorum suratlarına, yine "bunlarda yok hayır" diyor. Bu dönenler bu kadar mı çok diyor. İçlerine iyice okuyamam elbette. Yüzlerini ayırt edemem elbette, Hem de "yüzkitabında" Bunların kitabında ne yazıyor icabına... İnanın başta ne yazdığıma bakmadan size yolluyorum. Dilimi tutmak için kendimi zorluyorum. "Sanal icat oldu mertlik bozuldu" Artık "doğru kalem masada kalmalıdır" Gücü görüp dümeni kıranlar, Koşup kasadan paraları almalıdır. Bu bize böyle n’oldu. Şu an çok zeki olmak isterdim. Yaratandan bana ilham vermesini, Ne icat etmek istediğimi görmesini... Ulaşmak için her bilgiye, Bunların niyeti nedir diye , Sadece yüreklerde yer kapmak, Bir "niyetmetre" yapmak isterdim. NAFİ ÇAĞLAR 29 Ekim 2020 / İstanbul |
Ey benim içimdeki sen,
Söyle sen “ben”misin ?
İçimdeki en büyük yağı sen misin ?
Yaşantımda en bayağı sen misin ?
Benden ne istersin…
Bıraksam ki eğer ipini,
Bana gösterirsin adiliğin dibini…
Bir türlü de iş yapmazsın bensiz. ,
Beni dürter durursun densiz.
Durup durduğum yerde,
Bazen bir kötülük yapmak gelir nedensiz…
Kırsam eğer zincirini,
Akıtırsın yüzünün kirini,
Sadece kir ile kalsa,
Dökersin yerlere irini…
Bir yanlış yapmak için,
Ararsın çevrede birini…
Günün geçmez, kavgasız, kinsiz,
Benden ne istersin dinsiz.
Sana bir uymaya başladım,
Kaldım evsiz, barksız, insiz…
Çözmeden bile elini,
Öğütürsün de ,
tutmazsın lal olasıca dilini…
Hane halkını birbirine katarsın,
Kırarsın anayı, kızı, gelini…
Öyle bir kincisin ki,
Barış için sana gelenin,
Yüzüne fırlatırsın elindeki gülünü…
Ey içimdeki “ben”
Ey bendeki “sen”
Yaratandan isterim ki,
Göstersin bana ölünü…
NAFİZ TANÇAĞLAR
30 Ekim 2020 Cuma 10.30
Yeşilova/K.Çekmece/İstanbul