Neresinden tutarsan tut
Neresinden tutarsan tut
arifeden telaşım bayrama çıkmaz bayramlıklarım saklanmadı yastık altı mezarlık ziyaretleri kabusum uyuyamam gezintilerde başka bir mana sezdim hep cafcafı ya dünyanın afili takılmak kıyıdan hüznümü son baharlara armağan ettim bulduğumu sevdim kaybettiğimi geçtim ne yerde ne ayda gülüşlerim yıldıza kaldı bu yaralar kimsenin değil güneş yanığı beklerken kavruldum çıkmadan ışığa alnımın şafağından vuruldum durdum alın terim akmadı avuçlarıma yağmurda kuru tenim kavladıkça sıcak ayazlardan sokaklar müebbettim caddeler voltam aylaklar gezdirdim cebimde can pahası kendim kendime kat kat yeter artarım yeşil bir ağaç olarak kalırdım ormanda ormanın ruhu ruhuma üflenirken içten ağaçkakanlar kemirgenler yapışmasaydı rüzgarın şarkısı kuşların cıvıltısı güzeldi neresinden tutarsan tut haydi bir el at bir şiardı yarının koşucularının diline tat kanatlarımı kuşlar çaldı uçup mavi göğe özgürlüğümü ak olmayan çatı güvercinleri izimde izimler silindikçe kuru çatlak sahra baykuşların konduğu şu viran diyarda kargalar gül bahçede serenat cıyak ciyak turnalar göçmüş bülbül kalmış yalın ayak karıncalar ezik serçeler atıl kafese tutsak gün sevdaydı sararıp solmadan önce Ahmet Coşkun |
kargalar gül bahçede serenat cıyak ciyak
turnalar göçmüş bülbül kalmış yalın ayak
karıncalar ezik serçeler atıl kafese tutsak
gün sevdaydı sararıp solmadan önce
Şiirinizi okuduğumda nedense açık ceza evi mahkumlarını hatırlattı bana hani görüşler açıktır ama yine de ayni yolun yolcusudurlar, aynı mahkumiyetin esaretinde... Bülbülün güle esareti, güvercinin kafese tutsaklığı gibi...
Aslında şiirinizi bütünüyle ele almaya kalksam anlatmaya zaman yetmez. hepsi çok derin, çok manidardı değerli kalem...
Yüreğinize, emeğinize sağlık. Sonsuz saygımla...