Gözümü kırpmadan Harcarım seni ömrüm
Diyorsun ki,
dünyanın sonu gelmiş bana ne hoş olayım olmayayım sana ne çaremiyim ben sana merhem oldun mu yarama ben seni bilirim de sen beni bilmezsin çünkü namertsin, cebimde beş metelik etmezsin deliyim doluyum üstelik hovardayım Hiç acımadan seni harcarım hem de hiç tanımadığım Afrikalı bir çocuğa, merhaba deyip sessizce çekip giden yerli bir kızıldereliye, kutsal kase peşindeki hırsızı kandıran beyaz bir puşta, cennet hesabı olmayan bir samurayın harakirisine, hatta onun hayata “siktir“ çekişindeki keyfine ve sonra ‘Allah razı olsun’ diyen bir put perese, annesini arayan bir kız çocuğunun sahiplendiği bezden bir bebeğe, rıhtımda ki münzevi bir şarapçının yarım kalmış hayallerine, Üşümüş bir sokak köpeğinin bedenine, bütün bunların hepsini nereye sığdıracağım biliyor musun çocukları güldüren o palyaçonun gözyaşlarına gözümü kırpmadan, harcarım seni ömrüm.... |