MAZİ DENEN YOLCU
meğer rüya imiş o tatlı günler
ilk kez ayrılmak evden koşmak sınıfa meğer aranınca bulunmazmış dünler anlamazmış yürek çalışmazmış buna kafa rengi solmuş fotograflarda şimdi dostlar sessizce ağlar gibi anınca maziyi ilkbahar yeli okşar sanki tenimi nerde şimdi nerde o acemi günleri aşk nedir bilmeden titrek yüreğimiz nasıl heyecanla çarpardı aşk için öyküsü masallardan destanlardan kalma gizemli bir parça taşır o tatlı günlerin rengi zümrüt çimenler yakut renkli kirazlar el değmeden uçup gitti çocukluk ilk gençlik titrek bir sesle seslenirdi matematik öğretmeni musikili bir makamla yankılanırdı sesi elbet gelir bir daha bu günler ne de olsa yaşlı değildik otururduk tahta sıralarda oysa tren gidermiş bir daha dönmezmiş kururmuş solarmış geleceğe dair umutlar umursamazca kaygısızca yaşanmış ve bitmiş zaman lüle lüle kıvrım kıvrım olmuş yollar ve üstelik çukur çukur çamurlu uğurlamışız bir kere mazi denen yolcuyu beklemek beklemek boşyere |