Ense traşı
Kıyısı,
Bu bir kıyım; Anlamsızlıklarla sarmaş dolaş, Hep aynıyım. Olabilir mi? Olabilir miyim kaygısız, Uyumak isterdim, sancısız, Nasıl da alçaldım. Gökteki karanlığa çizili yıldırımlar, şimşekler, Anlıklarına, nasıl da bakakaldım. Dışarıda yapayalnızken bulut kümeleri, gece, En sarhoş, en aylak, en işsizler tarafından bile terk edilince, Nasıl da sessizim. Damlalar, büyüyorken, bölüyorken düşüncelerimi, Gözlerimin kan gölünde şişmiş vücudum; Nefessiz, cansızım. Ardına saklanacağım kelimeler, gölgelerini kemirmiş, Sözlüklere kitaplara kaçmışlar, Tozların ve zamanın altında kalmışlar, Toparlarım, kalkarım sanmıştım. Her gümbürtüyle tekleyen kalbim, Beni dövüp itekleyen kaderimi, yenerim, Ya da boynumu büküp barışırım sanmıştım, Bir yol çizilmişse, aheste yürürüm, "Gerekirse koşarım" diye düşünmüştüm, Ne de çirkefti, canavardı hayat; Belimi büklüm büklüm bir torba, çaput gibi dürmüştü, Beynimi karmakarışık çorba, Benliğimi ayaklı tabut yapmıştı, Ayaklarımı elime verip, "Yürü bakalım" demişti, Zararsız, ziyansız, Bir aşağı bir yukarı, Kırıksız, döküksüz, yaşarım sanmıştım. |