sus pus çiçeği
o ağacın altında
bir eylül sabahının gölgesine soluklanırken geceden kalma şiirlere kalem sunardık uslanmaz yaramaz çocuklar gibi şen gece sefalarına şiirler yazardık ne güzel günlerdi o anlar sevgiden aşktan beslenir çiçek veren dallarla ıslanırdık şimdi kalemin gölgesine sığınan kırık kalpler yağan yağmurlarla hüzünlenip gelen baharlarla avunur oldu gelsen şimdi gözlerin olsa karşımda sus pus olup bakışsan kalemler hadi çöpe uzun uzun konuşsan hiç susmasan gözlerinden aşkı yudumlarken hiç susamasan zaman dursa ölümsüzleşse yaşanan an ve bu düşten hiç uyanmasan |